İktidarın Türkiye’de son zamanda uyguladığı politikalar dünyada geniş yankı buluyor.
Middle East Institute (MEI) için bir yazı kaleme alan ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, Türkiye'de son dönemde yaşanan siyasi hareketlenmeyi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğindeki iktidarın uyguladığı politikaları değerlendirdi.
SİYASAL İKTİDARIN ÜÇ TEMEL HEDEFİ
Pearson'ın kaleme aldığı yazıya göre, Türkiye'de iktidar aynı anda üç temel hedefi gerçekleştirmeye çalışıyor.
1-) CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na ciddi suçlamalar yönelterek Türkiye’de demokrasiyi ezmek ve siyasi muhalefeti yok etmek.
2-) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarını sürdürmek ve onu fiilen 'ömür boyu lider' haline getirmek amacıyla, DEM Parti'yi koalisyona dahil etmek.
3-) Suriye'deki geçiş hükümeti üzerindeki güçlü etkisini kullanarak, ülkenin kuzeydoğusu ve Suriye ulusal hükümetindeki Kürt gücünü etkisiz hale getirmek.
"ERDOĞAN ARTIK SİYASİ GELECEĞİNDEN EMİN DEĞİL"
İmamoğlu'nun tutuklanmasından sonra gerçekleştirilen altı ulusal anketin hepsinde CHP'nin önde çıktığına dikkat çeken Pearson, bu hamlenin "Erdoğan'ın siyasi geleceğinden artık emin olamadığını gösterdiğini" ifade ediyor.
"ERDOĞAN'IN ÇEKİCİLİĞİ GİDEREK ZAYIFLADI"
Pearson açıklamalarının devamında şunları söyledi,
"Bu tutuklama, Erdoğan'ın demokratik muhalefeti yok etmek için yürüttüğü yirmi yıllık kampanyanın en son hamlesidir. Hiçbir zaman tamamen başarılı olamadı. Bu süre boyunca demokratik muhalefet boğulmadı ve Erdoğan'ın çekiciliği giderek zayıfladı. Ve böylece, siyasi geleceğinden artık emin olmayan Erdoğan, birkaç hafta önce demokratik muhalefetin kalbine darbe vurdu..."
Pearson'ın mercek tuttuğu önemli gelişmelerden biri de 22 Ekim 2024'te MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'ı parlamentoya davet etme girişimi. Eski büyükelçiye göre, Bahçeli bu yolla, AKP-MHP-DEM üçlü ittifakının zeminini hazırladı.
"Bu ittifak iki seçenekten birini mümkün kılabilir" diyen Pearson, sözlerine özetle şu şekilde devam etti:
"Bu yeni koalisyon, iki seçenek sunuyor: Ya 360 milletvekili erken seçim kararı alarak, Erdoğan'ın görev süresi dolmak üzereyken anayasadaki bir boşluktan yararlanıp tekrar aday olmasını sağlayacak (bunu birden fazla kez yapabilir), ya da üç partinin oylarıyla yeni bir anayasa değişikliği yaparak Erdoğan'ın mevcut görev süresini uzatacak. Her iki durumda da, Erdoğan'ın öngörülebilir gelecekteki siyasi konumunu sağlamlaştırmak için DEM Parti'nin desteği gerekli..."
TÜRKİYE-İSRAİL GERİLİMİ
Pearson, İsrail ile Türkiye arasındaki Suriye geriliminin derinleştiğini belirtti. Eski Büyükelçiye göre, İsrail'in Kürtlerle ilişkileri ve Suriye'deki operasyonları, Türkiye'nin yeni üs planlarını baltalıyor. Azerbaycan'da iki ülke arasında görüşmeler sürerken, ABD arabuluculuğa soyunmuş durumda.
ABD, Suriye'den bazı güçlerini aşamalı olarak çekmeye başladı. Bu, İsrail'i endişelendiriyor. [...] İsrail, belirli kilit alanlarda Türk üslerine karşı çıkıyor. ABD için Suriye'nin istikrara kavuşması önemli. Ancak Washington bu sürecin daha yavaş ve kapsamlı ilerlemesini istiyor. Türkiye ise daha hızlı hareket edip silahlı Kürt grupların hemen dağıtmak istiyor ki bu da Şam'ın Kürtlerle uzlaşma çabalarını baltalayabilir.
ERDOĞAN'IN OLASI ABD ZİYARETİ
Pearson'a göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan çok da uzak olmayan bir tarihte ABD'ye seyahat edebilir, fakat bugüne kadar bu konuda bir ayrıntı paylaşılmış değil. Eski Büyükelçiye göre, Erdoğan'ın Washington'a gitmesi halinde aşağıdaki konular ve pozisyonlar gündeme gelebilir:
Erdoğan, Başkan Donald Trump'ın, Rus S-400 füzelerini kaldırmak zorunda kalmadan Türkiye'ye F-35 satışına izin vereceğini umuyor.
Trump'ın, Suriye hükümetinin IŞİD tehdidiyle başa çıkabileceği düşüncesiyle, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ortaklığı sonlandırabileceğine inanıyor.
Trump'ın iç politikadaki anti-demokratik önlemlerini eleştirmeyeceğini düşünüyor.
Pearson'a göre, Ankara, halen Rus yapımı S-400 sistemini elden çıkarmaya yanaşmıyor, hatta bu sistemi Suriye'nin içinde konuşlandırmayı planlıyor. Eski Büyükelçi, böylesi bir durumda ABD'nin F-35'leri satması için hiçbir neden görmediğini, Kongre şartları karşılanmadan satışın imkânsız olduğunu vurguluyor.
TRUMP'IN "İYİ LİDER" ÖVGÜSÜ
Pearson'a göre, tüm bu gelişmelere rağmen Washington'da Türkiye için olumlu bir görüş hakim. Eski Büyükelçi sözlerinin devamında şunları söyledi,
Erdoğan ve Trump, İmamoğlu'nun siyasi sahneden kalıcı olarak uzaklaştırılması sürecinin başlamasından sadece iki gün önce 16 Mart'ta telefonda görüştü. Görüşmenin hemen ardından Trump'ın özel elçisi Steve Witkoff, bu görüşmeyi "dönüştürücü ve harika" olarak niteledi. 25 Mart'ta ise Trump, İmamoğlu'nun siyasi arenadan tamamen silinmesinden sonra Erdoğan için "iyi bir lider" ifadesini kullandı.
Sonuç olarak, Pearson'a göre, Türkiye-ABD ilişkilerinde önümüzdeki haftalarda yaşanacak gelişmelerin hem ikili ilişkilerde hem de Orta Doğu'nun geleceğinde belirleyici olabileceği öngörülüyor.