Bugün TBMM genel kurulunu çok anlamlı hale getiren, sadece Türkiye'nin değil bütün dünyanın dikkatlerini buraya toplayan, değerli gazeteci arkadaşlarımla birlikte herkesin merakla beklediği bir konu vardı. Bazı arkadaşlarımız kendi bireysel kararlarıyla başlarını örtme ihtiyacı duymuşlar. Bunu takmak suretiyle geldiler. Sanırım bu ülkede ilk kez oluyor. Buna karşı toplumda çok yüksek bir tepki yok. Siyasi partilerimizden de olumlu olumsuz tepkiler var. Madem herkesin gözü burada, nerede kavga çıkacak diye bekleyenler var. Siz bunların hepsini boşa çıkardınız. Ben yüce Meclis'i takdirle karşılıyorum. Bütün konuşmacı arkadaşlarıma tebriklerimi sunuyorum. Bence Meclis'e yakışan budur. Kibar ve saygılı olmak, tartışmaya yol açmamak gerekir. "O GÜN BAĞIRANLARI HALK AFFETMEDİ" Bizler bu Meclis'te 23 Nisan 1920'den bu yana Meclis'ten beklenen budur. Beğenmediğimiz sözleri eleştirir, beğendiğimizi alkışlarız. Bugün herkesin kavga beklediği Meclis'te böylesi bir olgunluğun gösterilmesini takdirle karşıladım. Ben de aynı ağırlıkta ve olgunlukta olmaya gayret edeceğim. Sayın İnce'nin bugünkü konunun çok dışında kalan farklı konularda hükümeti suçlamasına razı değiliz. Bu suçlamaları kabul etmiyorum, kendisine iade etmek istiyorum. Sayın Pavey'in bazı sözlerini de kabul etmediğimi belirtmek istiyorum. Bundan 14 yıl önce İstanbul milletvekili Merve Kavakçı bu salona girdiğinde, yerine oturdu, ben de buradaydım. O gün Meclise yakışmayan tartışmalar yaşandı. 14 yıl sonra artık sayın Cumhurbaşkanı Demirel'in bunu bir provokasyon olarak yorumlaması, sayın Ecevet'in kürsüde yaptığı konuşmaları unutmak istiyorum. Bunlar demokaside kabul edilemeyecek şeylerdi. Bunların bugün tekrar yaşanmamış olmasının Türkiye açısından ne kadar olumlu olduğunu görüyoruz. O gün "dışarı dışarı" diye bağıranları halk affetmedi, hepsi dışarıda kaldı." "HER SÖZÜMÜN ARKASINDAYIM" Ben tutanaklara geçmiş her sözümün arkasındayım. Yanlış ise özür dilerim. Ama doğruların da arkasında dururum. 2005 tarihine ait bazı haberler yayınlandı. Hiçbirinde sayın İnce'nin gazetelerde yazıldığı şekliyle bana atfettiği sözler yok. Ben kendisine de fotokopilerini göndereceğim. Ben gazetecileri toplamışım, o günün en önemli konusu AİHM'in Leyla Şahin hakkındaki kararını hukukçu olarak irdelemişim. Leyla Şahin hakkındaki kararın laikliği tarif etmediğini, kesin hüküm getirmediğini söylüyorum. Altında sayın İnce'nin bahsettiği sözlere yakın cümleler var. Sizlere bunu takdim edeceğim. Ama benim başörtüsü, laiklik konusunda bütün sözlerim bunun bir özgürlük ve serbesti olduğu yönündedir. Her zaman bunları söyledim ve müdafaa ettim. "CUMHURBAŞKANIMIZIN EŞİ BURADA" Meclis başkanlığım döneminde, bazı vekillerimiz her gün bana soru önergesi veriyordu. Neden ziyaretçiler arasında başörtülüler var diye soruyorlardı. Biz de millet neyse mecliste o olacak diyorduk. İzmir milletvekili bir hanım arkadaş var. Meclis İran meclisine döndü diyordu. Aynı vekil şurada kadınların namaz kılması için ayrıldığı yerde basın toplantısı yaparak laik bir ülkede bu olamaz diyordu. Orada başörtülü bir kadına müdahale eden o insan yok ama sayın Cumhurbaşkanımızın eşi var. Kadınları başı açık ve örtülü şekilde kategorize etmek ahlaksızlığın daniskasıdır.