GÜNCEL

Bülent Arınç: Gerekirse İmralı'ya ben giderim

Bir dönem 'AKP'nin özgül ağırlığı' olarak anılan eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, "Eğer kimse bu konuda gönüllü olmazsa, gerekirse İmralı’ya ben gider, Abdullah Öcalan'la görüşürüm. Görüşmenin tüm detaylarını da ister Meclis Komisyonu'yla, ister kamuo

13 Ekim 2025 Saat: 12:12
Bülent Arınç: Gerekirse İmralıya ben giderim
Bülent Arınç: Gerekirse İmralı'ya ben giderim

Kurucuları arasında bulunduğu AKP'de bir dönem 'özgül ağırlık' olarak anılan, ancak sonraki senelerde iktidar partisine dönük eleştirileriyle öne çıkan eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, şimdilerde TBMM'de yürüyen 'çözüm' komisyonu için dikkati çeken bir açıklama yaptı.

Bilindiği üzere Ekim 2024'te attığı adımla 'yeni süreci' başlatan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde de "İmralı'ya komisyondan heyet gönderilsin, Abdullah Öcalan SDG'ye (Suriye Demokratik Güçleri) çağrı yapsın" demişti.

CHP böyle bir gündemin söz konusu olmadığını belirtse de DEM Parti İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan, Meclis'te grubu bulunan partilerin temsilcilerinden oluşan beş kişilik bir heyetin İmralı'ya gitmesinin planlandığını ileri sürmüştü.

Kamuoyunda tartışmalar sürerken Arınç, gerekirse İmralı'ya kendisinin gidebileceğini duyurdu:

"Risk almadan başarı olmaz. Eğer onlar risk almak istemiyorlarsa İmralı'ya ben giderim."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la fikir ayrılıkları yaşasa da bir zamanlar en yakınlarından biri olan Arınç, Kasım 2020'de Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın uzun tutukluluk sürelerini eleştirmesinin ardından MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sert eleştirilerine hedef oldu ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'ndan istifa etti.

Sonraki yıllarda "Ben Erdoğan'ın gerçek dava arkadaşıyım" gibi mesajlar verse de kamuoyuna yansıdığı kadarıyla aralarındaki iletişim neredeyse tamamen koptu.

Genel olarak muhalif isimlerin sanık kürsüsüne oturduğu yargı süreçlerine ilişkin eleştirileriyle öne çıktı.

Arınç bahse konu mesajını kişisel X (eski adıyla Twitter) hesabında paylaştı.

TV5'te Oğuz İlgiç'in konuğu olduğu programı hatırlattıktan sonra "Türkiye’de gündem hızla değişiyor. Ancak bazı meseleler var ki, bunları çözmeden gerçek bir toplumsal barışa ulaşmamız mümkün değil" diyen Arınç, devamında şunları kayda geçirdi:

"Ben, bu tür derin sorunların üstesinden gelebilmemiz için somut, cesur ve hızlı adımların atılması gerektiğine inanıyorum.

Örneğin, genel af konusunda yıllardır dile getirdiğim gibi: Yargıdaki hak ihlallerini, toplumsal huzursuzluğu ve cezaevlerindeki tıkanıklığı giderebilecek tek adım, kapsamı belirli, adil bir genel af düzenlemesidir.

Bu, sadece hukukî değil, insanî bir zorunluluktur. Çünkü adaletin geciktiği yerde devletin merhameti konuşmalıdır.

Bununla bağlantılı olarak, Umut Hakkı konusu da uluslararası hukukta önemli bir ilkedir.
Bu kavram, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarıyla ortaya konmuş olup, ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilen kişilere belli bir süre sonunda yeniden değerlendirilme imkânı tanınmasını öngörür.

Uygulama, suçun niteliğine bakılmaksızın, tüm müebbet hapis mahkûmları için geçerli bir çerçeve tanımlar.

Dolayısıyla bu konu, bireylerin affı veya aklanması değil; devletin kendi hukuk düzeni içinde evrensel standartlarla uyumlu hareket etmesi meselesidir.

Bu kapsamda, Öcalan da diğer müebbet hapis mahkûmları gibi bu hak kategorisi içinde değerlendirilebilir.

Aynı şekilde, yıllardır çözülemeyen terör meselesinin kalıcı çözümü için de gerçek bir diyalog ve cesaret gereklidir. Programda da ifade ettim:

Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşturduğu komisyon, süreci sağlıklı yürütmek istiyorsa, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da doğrudan dinlenmesi gerekir.

'BAHÇELİ'NİN CESUR ÇIKIŞINA KATILIYORUM'

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin bu konudaki cesur çıkışına ben de katılıyorum.

Bugün hâlâ PKK üzerindeki fiili etki alanı devam eden bir figürle konuşmadan, sadece onun açıklamalarına dolaylı biçimde atıf yaparak ilerleme kaydedemeyiz. Doğrudan konuşmak, dinlemek ve bunun sonucunu şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşmak gerekir.

Kaçınmak, görmezden gelmek, “duymadım” demek çözüm getirmez. Bu görüşme, sürecin ahlaki ve siyasi sorumluluğunu taşıyan kurumların nezaretinde yapılmalıdır.

Röportajda da belirttiğim üzere, bu ziyaretin milletvekillerinin siyasi partilerden birer temsilci olacak şekilde yapılması mümkündür. Eğer milletvekillerinin bu ziyareti uygun görülmüyorsa, bu durumda toplumun her kesimi tarafından saygı gören, objektifliğiyle tanınan, geçmişte devlet hizmetinde bulunmuş veya akademik itibar sahibi kişiler görevlendirilebilir.

Bu insanlar, devlet adamlığı vasfına sahip olmalı, geçmişteki çalışmalarıyla güven kazanmış olmalıdır. Çünkü barışın dili, inandırıcılıkla başlar.

Ve son olarak şunu açıkça söylüyorum:

Risk alınmazsa başarı da gelmez.

Başarı için risk almak gerekir.

Eğer kimse bu konuda gönüllü olmazsa, gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan’la görüşürüm.

Görüşmenin tüm detaylarını da ister Meclis Komisyonu’yla, ister kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşırım.

Çünkü bu ülke, susarak değil; konuşarak, yüzleşerek, çözerek büyüyecek."

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑