Erdoğan, gündemdeki CHP-DEM Parti arasındaki 'Stockholm Sendromu' tartışmasına dahil olarak "Benim Kürt kardeşim, kimin cellat olduğunu gayet iyi bilir" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yeni çözüm sürecinde yaşananlara işaret ederek "Bir Stockholm Sendromu'na kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğunuz celladınıza âşık olmamaya davet ediyorum" ifadelerini kullanması tartışmalara neden oldu.
Özel'in çıkışı sonrası DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Cellat defterini açacaksak, geçmişi konuşacaksak hepiniz borçlu çıkarsınız" yanıtını verdi.
Tartışmalara grup konuşmasında dahil olan Erdoğan, "Sen kimin cellat, kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir. Şurada Ulus Meydanı'nda, İstiklal Mahkemeleri'nde alelacele kararlar alıp darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini milletim gayet iyi bilir. Terörle mücadele adı altında Tunceli'den başlayarak bizim dönemimize kadar Kürt kardeşlerimizin kanını kimin döktüğünü benim milletim çok iyi bilir" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Bölgemizdeki sıcak çatışmalara küresel ekonomideki belirsizliklere ticaret savaşlarına Türkiye'nin önünü kesmek için türlü oyunlar çevirme mel'un ve mey'us odaklara rağmen hamdolsun hedeflerimizden kapmadık ve kopmuyoruz.
Türkiye'nin hedefi bellidir. Bu hedef 86 milyonun tamamının refahını kalıcı biçimde artırmaktır. Bu hedef 2028 yalında 1,9 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmaktır.
2026 yılı Türkiye açısından uluslararası zirveler yılı olacak. 200'e yakın ülkeyi Antalya'mızda ağırlayacağız. Temmuz ayında NATO Zirvesi'ni Ankara'da gerçekleştireceğiz.
Geçtiğimiz günlerde savunma sanayimizde küresel bir başarıya imza attık. Kızılelma adını verdiğimiz insansız savaş uçağımız Murat isimli radarımızla tespit edilen bir savaş uçağını Gökdoğan isimli füzemizle havdan havaya tam isabetle vurmayı başardı. Böylece KIZILELMA havadan havaya hedefi vurabilen ilk insansız savaş uçağı oldu. Türkiye hava savunmasında ciddi bir üstünlük elde etti.

Biliyorsunuz CHP Genel Başkanı bu testleri 'Sinop'ta balıklar rahatsız oluyor' diyerek eleştirmişti. Ona Diyojen'in meşhur sözüyle cevap verelim 'Gölge etme başka ihsan istemez.' Siz gidin kurultay üstüne kurultay yapın. Siz gidin kendi iç meselenizle uğraşın. Siz gidin gırtlağınıza kadar battığınız pisliklerden arının. Siz gidin önce içinizde yolsuzluk yapanları ayıklayın. Bize gölge etmeyin o bize yeter.
Şimdi çıkmış, artık ismini bile duymaya tahammül edemedikleri selefi Kılıçdaroğlu gibi birilerini cellat olmakla itham ediyor. Neymiş? DEM Parti'nin terörsüz Türkiye sürecine katkı vermesi Stockholm sendromuymuş; yani celladına aşık olmakmış. İnsanda biraz utanma olur, mahcubiyet olur. Hadi Türkiye'yi bilmiyorsun, hadi dış politikadan haberin yok, hadi ekonomide elifi görsen mertek zannedersin; insan bari kendi geçmişini bilir, kendi kara sicilini bilir. Şimdi bu beyefendiye sormak lazım; Ya sen ömrün boyunca hiç mi CHP'nin utanç lekeleriyle dolu tarihini okumadın? Tek parti faşizminin bu millete neler yaşattığını hiç mi öğrenmedin?
Sen kimin cellat, kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir. Şurada Ulus Meydanı'nda, İstiklal Mahkemeleri'nde alelacele kararlar alıp darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini milletim gayet iyi bilir. Merhum Menderes'i, Polatkan’ı, Zorlu’yu adım adım darağacına kimin taşıdığını milletim bilir. Şimdi ardından timsah gözyaşları döktükleri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarına kimin sessiz kalarak onay verdiğini benim milletim çok iyi bilir. Terörle mücadele adı altında Tunceli'den başlayarak bizim dönemimize kadar Kürt kardeşlerimizin kanını kimin döktüğünü benim milletim çok iyi bilir. Sayın Özel, hedef saptırmasın. Kendini boşu boşuna hiç yormasın. Eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın. Kendi tarihine baksın, CHP’nin geçmişine baksın; celladı orada zaten görecektir.
Burada şunu da ifade etmek durumundayım: Yönetim değişiyor fakat CHP her şeye çıkar odaklı bakma alışkanlığından bir türlü kurtulamıyor. CHP'nin gözünde kendileri 'ağa', geri kalan milyonlar ise 'maraba.' Kürt kardeşlerim herkese bunlar için sadece bir oy deposu. Ama artık yutmazlar. Denklem gayet basit: Hiçbir karşılık beklemeden seçimlerde oy verdiğinizde sizden iyisi yok; tersi bir durumda ise sizden kötüsü yok. Bakın biz buna daha önce 14-28 Mayıs seçimlerinde deprem bölgesinde şahit olduk. Sırf kendi Cumhurbaşkanı adaylarına oy vermediler diye depremzedelerimize günlerce etmediklerini bırakmadılar. Gece vakti misafirhanelerden kovmaktan, sosyal medyadaki edepsizliklere kadar her türlü vicdansızlığı, her türlü hoyratlığı sergilediler.

Bugün de aslında aynısı tekerrür ediyor. CHP zihin kodlarındaki faşizmi ve elitizmi dışa vuruyor. CHP'nin saklamaya çalıştığı gizli yüzü, niyeti, fikri ve zikri deşifre oluyor.
Terörsüz Türkiye sürecindeki çalışmalarla ilgili şu hakikati bugün tarihe kayıt olarak düşmek istiyorum: Bundan 24 sene evvel partimizi kurarken sergilediğimiz irade neyse, 2005 yılında Diyarbakır'da 'Bu sorun benim de sorunumdur' derken ortaya koyduğumuz cesaret neyse, 2013 yılında çözüm için 'Baldıran zehri içmek gerekirse biz o baldıran zehrini de içeriz, yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin' dediğimiz gündeki kararlılığımız neyse; AK Parti olarak bugün de aynı iradeyi, aynı cesareti ve samimiyeti taşıyoruz.
AK Parti olarak bizim tavrımız nettir. Biz tüm Türkiye'yi kucaklamaya devam edeceğiz. Partimizin, ittifakımızın devletimizin önce terörsüz Türkiye'yi ardından ülkemize yönelik terör tehdidinin bertaraf edildiği terörsüz bölgeyi inşa etme azmi tamdır. Cumhur İttifakı fikir anlayış ve fikir birliği içindedir.
Bu noktada ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'yi hedef alan dünkü saygısız açıklamaları asla tasvip etmediğimizi kabul edilemez bulduğumuzu burada ifade etmek isterim."