MEDYA

Erdoğan'a verilen o raporda ne yazıyordu

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, bugünkü yazısında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretini, burada yaptığı açıklamaları ve ziyaretin yansımalarını kaleme aldı.

12 Temmuz 2021 Saat: 10:39
Erdoğana verilen o raporda ne yazıyordu
Erdoğan'a verilen o raporda ne yazıyordu

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son günlerde yaptığı konuşmalarda sık sık ‘seçimden’ söz etmesini erken seçim hazırlığı olarak yorumlayan görüşler var.

Doğru, Erdoğan son günlerde, teşkilatları, milletvekillerini, belediye başkanlarını seçimlere motive etmeye dönük mesajlarını artırmış durumda.

Ancak bunu erken seçim hazırlığından çok, uzun süreli bir seçim kampanyasının ‘başlangıç vuruşu’ olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Şöyle bir kulis bilgisi aktarayım:

Mart ayında yapılan AK Parti Büyük Kongresi'nin hemen öncesinde Erdoğan’a sunulan bir raporda, “Seçim kampanyasını son aylara bırakmanın yanlış olacağı, kampanyanın bu kongre ile birlikte başlatılması ve uzun süreli bir kampanya yürütülmesi, uzun vadeli umut aşılayan bir söylemle hareket edilmesi ihtiyacına değinen” bir takım görüşlere yer verilmişti.

Anladığım kadarıyla Erdoğan, pandemi şartlarının getirdiği kısıtlamalar nedeniyle birkaç ay bekledikten sonra bu görüşü dikkate alarak harekete geçmeye karar verdi.

DİYARBAKIR’DAN VERİLEN ‘AK PARTİ’ DEĞİŞMEDİ MESAJLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü partisi ve hükümetten yakın kurmaylarıyla birlikte Diyarbakır’a çıkarma yaptı.

Açılışlar, Diyarbakır Anneleri'ne yaptığı ziyaret ve verdiği mesajlarla yine dikkatleri üzerinde toplayan bir ziyaret oldu bu.

Diyarbakır milletvekili, eski Tarım Bakanı Mehdi Eker’le konuştum.

Erdoğan’ın açılışını yaptığı 28 fabrika ve sanayi tesisinin yapımına bu yıl başlanmış.

Bir başka deyişle bu fabrika ve tesisler, 4-5 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak faaliyete geçmeye hazır hale getirilmiş.

Mehdi Bey’in dediğine göre, 1932 kişiye istihdam sağlamış bu açılışı yapılan yerler.

Terör baskısının azalmasının getirdiği güzel haberler bunlar.

Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajlarına.

AK Parti’nin kucaklayıcı dilini güçlü bir şekilde tekrarlayan bir konuşma yaptı Erdoğan.

“Biz Diyarbakır’da 2005 yılında size ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız.” şeklindeki sözleri, “AK Parti’nin yaklaşımı 90’ları andırmaya başladı” suçlamalarına karşı bir cevap gibiydi.

Erdoğan çözüm süreci için zamanında ortaya koyduğu iradeye yeniden sahip çıktı.

Yani, o adımların yanlış olmadığı yönündeki inancını tekrarladı, sürecin HDP’nin gizli ajandasıyla bozulduğundan söz etti.

Şu sözlerle:

“Küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaşık bir buçuk asırdır kaşıdığı yarayı kapatmak için çözüm sürecini biz başlattık ama çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık. Çünkü çözüm sürecini bunların kötü niyeti, art niyeti, gizli gündemleri sonlandırdı. Güya siyasetçi kimliğiyle ortada gezenler de hiçbir zaman şiddetle terörle aralarına mesafe koymadılar. Hiçbir zaman meşru demokratik hukuk düzeni içinde siyaset yapmayı düşünmediler.”

“BİRİLERİNİN TAYYİP ERDOĞAN’IN BİR DAHA YAPAMAYACAĞINI ZANNETTİKLERİ BİR KONUŞMAYDI”

Erdoğan’ın Diyarbakır mesajlarını, bölgenin dinamiklerini iyi bilen bir başka isim, AK Parti MKYK üyesi Abdurrahman Kurt ile de konuştum.

Kurt, Cumhurbaşkanının konuşmasını değerlendirirken, dikkat çekici ifadeler kullandı.

Aktaralım:

“Birilerinin Tayyip Erdoğan’ın bir daha yapmayacağını zannettikleri, AK Parti’nin “Ben buradayım” dediği, ben AK Partiyim dediği bir konuşmadır bu. AK Parti’nin kendi kimliğine ne kadar sahibi olduğunun güçlü bir vurgusu vardı.”

Abdurrahman Kurt, konuşmamızda bu sözleri sarf ettikten sonra, kendisi dâhil, bölgede AK Parti adına siyaset yapanların sorumluluğuna değinen ifadeler kullandı. “Sayın Cumhurbaşkanı, yapacağını yaptı. Devamında bizim bu mesajları açmamız, içini doldurmamız gerekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır Cezaevi’nin kapatılarak yerine bir kültür merkezinin yapılacağını açıklaması da, Diyarbakır’da verdiği iz bırakan mesajlar arasında yerini aldı.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra, sosyal medya hesabından şöyle bir paylaşımda bulundu.

“Bir zamanlar 12 Eylül zihniyetinin en acı örneklerinin yaşandığı Diyarbakır Cezaevi'ni kapatıyoruz. Bu acıların bir daha yaşanmaması için hafızayı da diri tutmalıyız. Bunun için aynı yere, birliğimizin ve kardeşliğimizin nişanesi olacak bir müze kültür merkezi inşa edeceğiz.”

Hiç kuşkusuz AK Parti’nin Güneydoğu’daki varlığını koruması, Türkiye’nin bütünlüğünün en temel garantisi anlamına geliyor.

Bir an için AK Parti’nin denklemden çıktığını ve bölgenin bütünüyle HDP’lileştiğini düşünün isterseniz.

Fiili bölünmenin bir önceki ayağının siyasi bölünme olduğuna dair pek çok dünya örneği var.

Her etnik grubun kendi partisine yönelmesiyle dağılma sürecine giren Yugoslavya örneği var mesela.

HDP’nin AK Parti ve Erdoğan’a dönük zaman zaman nefret söylemini kullanmasının en temel nedeni, Kürtlerin kitlesel olarak AK Parti’ye oy vermeye devam etmeleri nedeniyle, HDP’nin Kürtleri temsil eden yegâne parti hüviyetini bir türlü elde edememiş olması.

Ak Parti, Erdoğan’ın Diyarbakır mesajlarına yansıyan duruşunu biraz daha belirgin hale getirse, 90’lara dönüş olmayacağını, kazanımlardan vazgeçilmeyeceğini sıkça dillendirse, daha fazla seçim kampanyasına ihtiyacı olmaz.

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑