Dinleme, konuşma, okuma ve yazma gibi alanlarda kendini gösteren öğrenme güçlüklerinin bir hastalık değil, sadece bir farklılık olduğu bilincini yaymak amacıyla "Auto Train Brain" tarafından düzenlenen etkinlikler serisinin üçüncüsü gerçekleşti.
Her bireyin öğrenme süreci, kendine özgü bir yolculuk sunuyor. Kimi zaman bu yolculukta disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi nörolojik temelli öğrenme farklılıkları ortaya çıkabiliyor. Bu durumlar, bireylerin beynindeki bilgi işleme mekanizmalarının farklılaşmasından kaynaklanıyor ve geleneksel öğrenme yöntemleriyle uyumsuzluk gösterebiliyor. Günümüzde nöroteknolojideki ilerlemeler, bu farklılıkları bir potansiyel haline dönüştürüyor.
Bu kapsamda bir annenin kendi çocuğunun öğrenme güçlükleriyle mücadelesi sırasında yaşadığı çaresizlikten doğan Auto Train Brain, beynin 14 farklı kanalından sinyal alarak dünya’da bir ilki gerçekleştiriyor. Bu doğrultuda, Anneler Günü'nde başlatılan ve büyük ilgi gören "Öğrenme güçlükleri hastalık değil, farklılıktır" sloganlı etkinliklerin 3’üncüsü de tamamlandı.
Etkinliğe katılan aileler, öğrenme güçlüklerine dair merak ettikleri her şeyi sorma ve deneyimlerini paylaşma fırsatı bulurken, çocuklarının beyin sinyallerini ölçtürme imkanı da yakaladılar. Bu buluşma, öğrenme farklılıklarıyla yaşayan bireylerin ve ailelerinin yalnız olmadığını gösterirken, bilimsel gelişmelerin sunduğu somut çözümleri de açıkça ortaya koydu.
Bilimsel Çözümler Öğrenme Güçlüklerini Dönüştürüyor
Her beyin farklı öğrenir ve her farklılık, keşfedilmeyi bekleyen bir potansiyeli barındırdığını belirten Auto Train Brain Ceo’su Günet Eroğlu, “Öğrenme güçlüğü, bir eksiklik değil, beynin bilgiyi işleme biçimindeki bir farklılıktır; her beyin, benzersiz bir şekilde öğrenir. Öğrenme güçlükleri, beynin yapısal veya işlevsel farklılıklarından kaynaklanan nörogelişimsel durumlardır. Bu, zekâ geriliği anlamına gelmez; aksine, beynin bilgiyi işlemleme, organize etme ve hatırlama gibi bilişsel görevleri yerine getirme şeklindeki kendine özgü varyasyonlarıdır. Yani, bir bilgi beyne ulaştığında, öğrenme güçlüğü olan bir kişide bu bilgi, genellikle beklenen veya "tipik" yollardan biraz farklı bir rotada işleniyor olabilir.
Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG), nörobilişsel bozukluklar arasında en sık görüleni olarak karşımıza çıkıyor ve doğumdan itibaren belirtilerini gösteriyor. Özellikle okuma, yazma ve aritmetikte yaşanan güçlüklerle karakterize olan ÖÖG, çocuklarda öfke, hassasiyet, kaygı, korku, suçluluk, utanç, kendini suçlama ve güven eksikliği gibi duygusal zorluklara da yol açabiliyor. Geleneksel rehabilitasyon merkezlerinde 3 yılı aşkın süren ve ortalama 550 saat özel eğitim gerektiren bu süreç, aileler için hem zaman hem de maliyet açısından ciddi yükler oluşturuyor.
Nörogeribildirim ve çoklu duyusal öğrenmeyi kullanan EEG tabanlı, yapay zeka destekli, güçlü ve mobil uygulamamızla bu ihtiyaca yanıt veriyoruz. Her yerde kullanılabilen, yan etkisi olmayan, kullanıcı dostu arayüze sahip bu teknolojiyle aylar içerisinde somut sonuçlar görüyoruz. Başlık, yavaş beyin dalgalarını algılıyor ve mobil uygulama, onları azaltmak için anında geri bildirim sağlıyor. Bu sayede, ÖÖG'li çocukların dikkat ve okuma yetenekleri önemli ölçüde gelişiyor ve onlara çok daha parlak bir gelecek sunuluyor” dedi.