Egepol Hastaneleri Üroloji Bölümü Hekimlerinden Prof. Dr. Zafer Kozacıoğlu, günümüzde giderek artan infertilite probleminin hem erkek hem de kadınlarda eşit oranda görüldüğünü söyledi.
İnfertilite söz konusu olduğunda toplumda öncelikle kadınları suçlayan bir önyargı bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Kozacıoğlu, bu durumun gerçeği yansıtmadığına dikkat çekti.
Erkeklerde infertiliteye neden olabilecek pek çok neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Zafer Kozacıoğlu, “Erkek infertilitesi sebepleri arasında başta genetik özellikler, hormonal problemler, sperm kanallarında olabilecek çeşitli derecelerde tıkanıklıklar, daha önce alınan kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler yanında sigara ve tütün ürünleri kullanımını da sayabiliriz. Uyku problemi ve vücut geliştirme için hormon takviyeleri alındıysa bunlar da sperm sayısında azalmaya neden olabiliyor. Önce hastanın profilini çıkartıyoruz ve bu bilgiler ışığında gerekli tetkik ve tedavi süreçlerini planlıyoruz” diye konuştu.
TETKİK VE TEDAVİYE ERKEKLERDEN BAŞLIYORUZ...
Prof. Dr. Kozacıoğlu, “Çiftlerde ilk 1 yıl düzenli bir cinsel ilişki olmasına rağmen gebelik sağlanamıyorsa buna infertilite diyoruz. Kısırlık terimi türlü tedaviler sonrasında hiçbir şekilde ebeveynlik şansı olamayan kişiler için kullanılan bir terim. Gerek yeni evli çiftlerde gerekse de toplumun genelinde infertilite sorunu yaşandığında genelde kadınlar sebep gösterilir. Halbuki bu algı çok yanlıştır. İnfertilite, erkekten ve kadından yarı yarıya oranda kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla hem kadın hem de erkeğin birlikte araştırılmasında fayda vardır. Biz genelde, infertilite sorunu yaşayan bir çift bize geldiğinde, tetkiklere erkekten başlamayı tercih ediyoruz. Çünkü erkeğin araştırılması kadına göre çok daha kolaydır, kadına göre zahmetsiz, çok daha ucuz ve daha çabuk sonuç verir. Erkekte genel muayene, sperm ölçümü yapıyoruz, enfeksiyon parametrelerine bakıyoruz; varikosel gibi bir sorunu varsa tedavi ediyoruz. İnfertil erkeklerin yaklaşık yüzde 30- 40'ında varikosel problemi ile karşılaşabiliyoruz. Varikosel sperm tetkiklerine yansıyorsa, ameliyatı mikro cerrahi yöntemiyle gerçekleştiriyoruz. Böylece nüks ve komplikasyon riskini minimuma indirmiş oluyoruz. Bu, günübirlik ve ciddi komplikasyonları olmayan bir işlem. Hasta aynı gün evine dönebiliyor” ifadelerini kullandı.
UYGUN HASTALARDA BAŞARILI SONUÇLAR ALINIYOR
Tedavi süreci hakkında bilgi veren Prof. Dr. Zafer Kozacıoğlu şöyle devam etti: “ Eğer hastanın varikoseli yoksa hormon tetkiklerine ve sperm sayılarına bakıyoruz. Canlı sperm varsa gıda takviyeleri ve hormonal manipülasyonlarla devam edebiliyoruz. Bizi en çok zorlayan durum, semen analizinde canlı sperm olmayan hastalardır. Bu durumda genetik testler yapıyoruz. Eğer genetik bir problem bulamıyorsak hastalarımızı mikroTESE (testislerden mikroskop yardımı ile ameliyat ile sperm aranması) tedavisine yönlendiriyoruz. Bu işlemde; testisin içinde hassas ve mikroskobik yöntemlerle canlı sperm hücresi arıyoruz. Canlı sperm bulma şansını artırabilmek için de bazı ek tedaviler yapabiliyoruz. Yumurtalıktan elde edilen sperm, meniden elde edilen az sayıdaki sperme göre daha kaliteli oluyor. Eğer düşük sayıda sperm sayısı varsa bu hastalarda testisten sperm elde etmek daha sağlıklı sonuçlar verebiliyor. Bu da tedavi başarısını artırıyor. Eskiden bu tür hastalarda mTESE sonrası sperm bulunamazsa evlat edinmeyi önerebiliyorduk ama son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte kök hücre uygulamaları, eksozom enjeksiyonları gibi tedaviler bizim elimiz bir nebze de olsa güçlendirdi. Henüz daha uzun vadede tam ve kesin sonuçları çıkmış olmasa da, yeni bilgiler ışığında, hastanın kendisine ait kök hücrelerin kullanılması ile genetik bir kuşku olmadan hastalarımıza umut olabilmeyi sürdürüyoruz.”