Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ü kaçıran terör örgütü PKK'nın dünkü açıklamasında kullandığı dili analiz etmekte fayda var.

Örgütün açıklamasında, Aygün'ün siyas tavrı nedeniyle Dersim'den 'yoğun şikâyetler' geldiği ve bu nedenle 'gözaltına' alındığı bildiriliyor. "Gerekli idarî ve hukukî işlemlerin tamamlanmasının ardından Hüseyin Aygünkısa bir süre içerisinde serbest bırakılacaktır." deniliyor. 'Gözaltına alma, idarî ve hukukî işlemleri tamamlama' bir devlet yapılanmasında kullanılacak dil değil mi? Evet, bu dil KCK'nın dili. Paralel bir devlet olarak kurulan terör örgütünün çatı kuruluşu olan KCK yapılanmasının dili bu.

PKK terör örgütü, KCK'nın silahlı gücünü temsil ediyor. Örgütün Kandil'deki lideri Murat Karayılan aynı zamandaKCK'nın yürütme konseyi başkanı. Abdullah Öcalan 'sonsuz' liderleri. Son zamanlarda kimileri tarafından adeta bir fikir kulübü gibi gösterilmeye çalışılan KCK'nın,PKK eliyle gerçekleştirdiği eylem var karşımızda. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i gözaltına alıp kurdukları mahkemede yargılamaya kalkanları unutmamak lazım. KCK davasının iddianamesinde, belediye işçisinin Baydemir'i onur kırıcı bir şekilde nasıl yargıladığı ayrıntılı olarak anlatılıyor. KCK, özel sözleşmesi, anayasası, vatandaşlık tanımı, yasama, yürütme ve yargı mekanizması bulunan bir yapı.

Örgütün 'gözaltı' gerekçesinde "Der-sim'de geliştirilmek istenen barajlara dikkat çekmek" diye bir ifade var. 'Bu da nereden çıktı?' diye şaşırmamak gerekiyor. Çünkü uzun süredir Tunceli'de barajlar konusunda eylemler var. KCK sözleşmesinin 14. maddesinde çevre konusu da işleniyor. 'İdeoloji alan merkezi' ve 'siyasî alan merkezi' diye ikiye ayrılan bölümde "Ekoloji komitesi"nin çalışmaları şu ifadelerle dile getiriliyor: "Kürdistan ve uluslararası alanda ekoloji, çevre ve yerel yönetim alanlarındaki örgüt ve kurumlarla dayanışma içinde olur."

Bugüne kadar KCK operasyonlarına ve tutuklamalarına karşı çıkan CHP yönetimi, örgütün son açıklamasına yansıyan 'devlet dili'ne bir daha bakmalı. (Zaman)