MAGAZİN

Koronavirüsten kaybettik: Magazinin efsane ismi Zozo Toledo

1930’lu yılların başında Tophane’deki Karabaş mahallesinde cilacılık, masörlük hayatı ile başlayan yaşam mücadelesindeki azmi ile Beyoğlu’nun renkli hayatıyla taçlanan ve ileriki yıllarda bir film galasında tesadüf eseri fotoğraf makinesi ile başlaya

24 Aralık 2020 Saat: 10:24
Koronavirüsten kaybettik: Magazinin efsane ismi Zozo Toledo
Koronavirüsten kaybettik: Magazinin efsane ismi Zozo Toledo

Lise yıllarında okurken kapısından girdiğim Hürriyet Gazetesi’nde çalışırken tanıştığım Zozo ile 40 yıl aralıksız sürdü baba, oğul, ağabey, kardeşliğimiz... İlk tanıştığımızda, “Zozo ne demek?” dediğim de, “İsmim çok uzun, söylemesi zor oluyor. Bu ismi bana gazete müdürüm Nezih Demirkent koydu. Bu yüzden herkes bana Zozo diyor” demişti... Tatlı dili, güler yüzü, boynundan eksik olmayan takıları, elinde her biri çok değer verdiği sanatçıların armağanları olan takıları ile bir efsaneydi...

Tabii Zozo’yu Zozo yapan en büyük meziyetlerden biri de her zaman onlarsız olmaz dediği iki çantasıydı. Birinde fotoğraf makinesi ve flaşı, diğer çanta da ise çektiği fotoğraflar vardı... Yaz kış bu iki çanta hep taşınırdı. Bunca yıl izlerken Zozo’yu gören herkes poz verir, kimse kaçmaz ve hayır demez, poz verirdi Zozo’ya...

İlk paparazzilerdendi... Koronavirüsten kaybettik: Magazinin efsane ismi Zozo Toledo



O zaman çektiği kişilerin isimlerini yazarken, “Gözlüğüm evde kaldı” deyip, uzattığı peçete ve kağıt parçalarına isimlerini yazdırırdı. Altı dili ana lisanı gibi konuşurdu... Mavi basın kartı da İtalya’nın dünyaca ünlü Olimpia ajansına aitti... Hemen herkesin büyük saygı duyup, sevgi beslediği Zozo Bey ve Zozocuğum diye hitap ettiği hemen herkes Zozo’ya hediye vermeye de bayılırdı... Bu yüzden uzun yıllar Gayrettepe’de oturduğu evinin odaları bir butik açacak kadar kıyafetler, aksesuarlar, bir bakkal dükkanı açacak kadar gıda ürünleri ile doluydu.

Herkes ona hayrandı

Cemiyet hayatının asil foto muhabiri Zozo’nun farklı bir yapısı vardı. Nereye gitse hemen herkesi kendine hayran bırakan farklı bir yaradılışı vardı...

Hürriyet grubunda çalışırken 80’li yılların başıydı sanırım, bir yılbaşı gecesi sabaha kadar gezmediğimiz restoran ve otel kalmayıp, sabah gazeteye geldiğimizde, “Galiba benim tabanlarım düştü” deyip hastalanınca imdadına Erdoğan Demirören yetişmişti. Kendisini İsviçre’ye gönderen Erdoğan Demirören için her fırsatta çok büyük saygıyla, “Babacığım” der, başka bir şey demezdi... Özellikle uzun süre Milangaz Kız Voleybol takımının tüm maçlarını takip edip, hem oyunculara moral verip hem de onları destekliyordu.

Hemen hemen tüm dünya starları ve devlet başkanlarıyla fotoğrafı vardı. Taa ki altı ay öncesine kadar... Kalp rahatsızlığı sebebiyle kaldırıldığı hastanede kalp ameliyatını kabul etmeyip, evine dönmüştü. İki ay önce çağın illeti koronavirüse yakalanıp, iki ay hastanede tedavi gördü. 3 gün önce rahmetli oldu...

O kadar ihtişamlı, muhteşem bir hayattan sonra önceki gün sessiz sedasız, kimsenin haberi olmadan defnedildi...

Ne kadar çok seveni varmış ki, sosyal medyada duyulur duyulmaz, herkes bir anısını paylaştı. Herkes ile ne kadar güzel anılar biriktirmiş...
Mekanın cennet olsun Ustam...

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑