TÜİK, haziran ayına ait enflasyon verilerini açıklaması ile emekli ve memur maaşlarına yapılacak olan zam oranı da belli oldu. HÜR-SEN Genel Başkanı Kuruoğlu, verilere tepki göstererek "Silkinip kendimize gelmenin; hem iktidara hem de arka bahçe send
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), milyonlarca memur ve emekli maaş zammını doğrudan etkileyen haziran ayı enflasyon verilerini duyurdu.
Buna göre memur ve memur emekli maaşlarına yüzde 15.58 oranında zam yansıyacak.
"AYAR VERMENİN TAM ZAMANI"
Hürriyetçi Sendikalar Konfederasyonu Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, enflasyon verilerini değerlendirerek, "Silkinip kendimize gelmenin; hem iktidara hem de arka bahçe sendikacılığına bir ayar vermenin tam zamanıdır" dedi.
Ağustostaki toplu sözleşme sürecine dikkat çeken Kuruoğlu, "Sendikacılığın asgari gerekleri bile yerine getirilmeyecek. Yetkili sendika ve yamağı, aynı ağız ve yöntemlerle masaya oturup sonunda timsah gözyaşları dökecekler" dedi.
"ASIL OLAN PASTADAN PAYIMIZA DÜŞENİ TALEP ETMEK"
Açlık ve yoksulluk sınırının boyutlarını vurgulayan Kuruoğlu, "Türk-İş’in Haziran ayı açlık ve yoksulluk sınırı açıklaması tüyleri diken diken edecek boyutlara ulaşmış: Açlık sınırı 26.115 TL, yoksulluk sınırı ise 85.066 TL olmuş. Hal böyle iken, kitleler pastadan payını isteyeceğine; “bunun maaşı çok, şunun maaşı az” tartışmasına girmiş haldeler. Hâlbuki asıl olan, pastadan payımıza düşeni talep etmektir" ifadelerini kullandı.
Kuruoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Aynı senaryoyu her zam döneminde yaşıyoruz maalesef. Bu Temmuz ayında da farklı olmadı. ENAG, Haziran enflasyonunu yüzde 3,05; yıllık enflasyonu ise yüzde 68,68 olarak açıkladı. TÜİK’in aylık enflasyonu ise yüzde 1,37; yıllık enflasyonu yüzde 35,05 oldu. Adeta dejavu!
TÜİK enflasyonu dikkate alındığı için enflasyon farkı yüzde 10,07’ye; yüzde 5 Toplu Sözleşme zammı eklendiğinde toplam artış yüzde 15,57 oldu.
Ağustos ayında Toplu Sözleşme süreci başlayacak. Hangi memura, hangi emekliye sorsanız bir umut görünmüyor. Allah nasip ederse, hep birlikte göreceğiz. Sendikacılığın asgari gerekleri bile yerine getirilmeyecek. Yetkili sendika ve yamağı, aynı ağız ve yöntemlerle masaya oturup sonunda timsah gözyaşları dökecekler.
Sendikal itibarları neredeyse sıfıra düşerken, üye sayıları artan bu sendikalar; memur ve emekliye “işte bu!” dedirtecek adımları bile atmayacaklar. Neden? Çünkü bunları sorgulayan, başarı ve ilkeli duruş bekleyen kimse kalmadı maalesef. Yani bile bile lades!
İktidarın, dar gelirli memur ve emekliyi rahatlatmak; yıllar içindeki kayıplarını telafi etmek gibi bir derdi de yok, şüphesiz. Halkın sorunları devasa boyutlara ulaşmışken, her gün yeni bir suni gündeme odaklanan ülkemizde; yokluk, yoksulluk sözü dahi edilemez hâle geldi.
Türk-İş’in Haziran ayı açlık ve yoksulluk sınırı açıklaması tüyleri diken diken edecek boyutlara ulaşmış: Açlık sınırı 26.115 TL, yoksulluk sınırı ise 85.066 TL olmuş. Hal böyle iken, kitleler pastadan payını isteyeceğine; “bunun maaşı çok, şunun maaşı az” tartışmasına girmiş haldeler. Hâlbuki asıl olan, pastadan payımıza düşeni talep etmektir.
Bunu yapacak tek irade ise kendimizdedir. 2 milyon memuru arka bahçesi olan sendikalara üye yapmış iktidarın eli gayet rahattır. Meydanlar boş, tepkiler doğal olarak cılızdır. Böyle devam edemez, etmemelidir. Silkinip kendimize gelmenin; hem iktidara hem de arka bahçe sendikacılığına bir ayar vermenin tam zamanıdır."