Günümüzde tüketiciler artık konforu sadece koltuğun yumuşaklığında değil, yaşam alanının akıcılığında arıyor. Bu noktada işlevsellik, estetik ve teknoloji iç içe geçiyor; her parça, hem kullanım kolaylığı hem de mekansal ferahlık sağlamak üzere yeniden düşünülüyor.

Biz üreticiler olarak artık metrekareye değil, insanın yaşam akışına, alışkanlıklarına ve beklentilerine odaklanıyoruz. Tasarımın gücü tam da burada devreye giriyor. Alanı değil, yaşam biçimini yeniden tanımlıyoruz. Çünkü bugün bir mobilya parçası, yalnızca yer kaplayan değil; alan açan, denge kuran, yaşamı sadeleştiren bir fikri temsil ediyor.”

Türkiye mobilya sektörü artık yalnızca bir üretim üssü değil, tasarım ve inovasyon kabiliyetiyle küresel sahnede yer alıyor. Ar‑Ge ve dijitalleşmeyle desteklenen üretim süreçleri, özgün tasarımlar ve genç yeteneklerin katkısıyla markalaşma yolunda büyük aşama kaydediyoruz. Bu değişim, kullanıcıların ‘küçük alanlarda büyük yaşam’ beklentisine yanıt verirken sektörümüzün değerini de yükseltiyor.”

“Tasarımla Bir Araya Gelen Üretim Gücü, Türk Mobilyasını Dünyaya Taşıyor”

MOSDER Başkanı Davut Karaçak, sektörün ekonomik ve sürdürülebilirlik yönüne de vurgu yapıyor; “Türkiye mobilya sektörü yıllardır bilgi, donanım ve motivasyonla ilerliyor. 2028 yılı için ihracat hedefimiz 12 milyar USD. Ancak bu hedefi gerçekleştirebilmek için tasarım kalitemizi, inovasyon kapasitemizi ve markalaşma düzeyimizi daha da geliştirmeliyiz.”

Karaçak ayrıca sürdürülebilir üretim ve çevreci yaklaşımın sektörde artık kaçınılmaz olduğunu belirtiyor; “Artık ülkeler ürünün niteliği kadar, sürdürülebilirliğiyle de yarışıyor. Biz de mobilya sektöründe geri kazanılmış malzemelerden yenilenebilir kaynaklara; eko‑tasarımdan döngüsel ekonomi prensiplerine kadar birçok alanda harekete geçiyoruz.”

Bu bağlamda Karaçak, tasarım‑üretim‑markalaşma üçgeninin birlikte ilerlemesi gerektiğine dikkat çekiyor; “Mobilya sadece üretim hacmiyle değil; tasarım vizyonu, teknolojik adaptasyon ve uluslararası iş birliğiyle de değerlidir. Üretim gücümüzü tasarım gücümüzle buluşturdukça, Türk mobilyası global ölçekte daha güçlü bir konuma erişecek.”

Fonksiyon, Yeni Lüksün Adı

2026’ya yaklaşırken mobilyada 'sessiz lüks' yerini fonksiyonel estetiğe bırakıyor. Katlanabilir masalar, saklama alanı içeren kanepeler, değişken modüller artık sadece pratik olmaktan çıkıyor; prestijli yaşam öğeleri haline geliyor. Yeni dönemin kullanıcıları, az eşya ile çok işlev arıyor; zarafetle birlikte özgürlük talep ediyor. Karaçak’a göre bu yaklaşım Türkiye mobilya sektörünü yalnızca üretim gücüyle değil, tasarım vizyonuyla da küresel rekabette öne çıkarıyor.

Sürdürülebilirlik, Alan Tasarrufuyla Başlıyor

Çok amaçlı mobilyalar yalnızca küçük daireler için değil, sürdürülebilir yaşamın da anahtarı. Gereksiz üretimi ve tüketimi azaltan her akıllı mobilya, doğaya nefes aldırıyor. Karaçak’ın ifadesiyle: “Mobilyayı uzun ömürlü ve modüler hale getirdiğinizde hem doğayı koruyorsunuz hem aile bütçesini. Bu farkındalığı yaymak bizim için öncelikli.”

Küçük Alanlarda Büyük Fikirler

Modern şehirlerde yeni yaşam biçimleri ortaya çıkarken mobilya, yalnızca bir ihtiyaç değil, yaşam biçiminin yansıması haline gelmiş durumda. MOSDER, bu dönüşümde sektörün tasarım‑fonksiyon‑sürdürülebilirlik eksenlerinde ilerlemesini destekleyerek Türkiye mobilya sanayisinin küresel potansiyelini görünür kılmayı hedefliyor.