Anadolu’nun binlerce yıllık tedavi yöntemleri hâlâ halk arasında uygulanıyor. Wellness, mindfulness gibi Batı kavramlarının çok ötesine geçen Anadolu Şifası’nın önemine değinen Cihan Kılıç Aydın, “Anadolu Şifası artık bir dünya markası olmalı!  Anadolu şifası Batı’yı kesinlikle aşar, çünkü bizde binlerce yıllık bir geçmiş var. Kaplıcalar, aroma terapileri, müzikle ve suyla tedaviler, hacamat, sülük tedavisi gibi yöntemler hâlâ halk arasında kullanılıyor. Ayrıca yıllar önce Batı akıl hastalarını yakarken, biz müzikle tedavi ediyorduk ve bu tedavi yöntemleri hala geçerliliğini koruyor ve uygulanıyor.” Dedi.

Kaplıcadan Kupaya, Suyla Şifadan Nefes Tedavisine…

Geleneksel yöntemlerin yalnızca geçmişte kalmadığını vurgulayan Aydın, Anadolu’nun halen canlı bir şifa haritasına sahip olduğuna vurgu yaparak, “Sivas’taki Balıklıgöl, sedef hastalığında mucizeler yaratıyor. Tokat’ta astım hastalarına iyi gelen dev bir mağara var. Marmaris Sultan Kaplıcaları, romatizma ve genital rahatsızlıklar üzerinde çok etkili. Bu bilgiler yalnızca yerel halk arasında kullanılıp biliniyor ama artık tüm dünyaya bunları anlatmanın ve tanıtmanın vakti geldi.” İfadelerini kullandı.

Osmanlı Tıbbı ve Anadolu Külliyeleri Gözden Kaçtı

Modern sağlık turizminin yalnızca ‘tıbbi müdahale’ odaklı yürütülmemesi gerektiğinin altını çizen Cihan Kılıç Aydın, “Biz Osmanlı’dan kalan tıp külliyelerini, Mevlevî dervişhanelerini, otacı geleneklerini dışladık. Oysa bunlar bugünkü ‘retreat’, ‘detox’, ‘mindfulness’ anlayışının çok daha derin ve bütüncül bir karşılığıydı.” Şeklinde konuştu.

"Hatırlamaya İhtiyacımız Var"

 ‘Anadolu Şifası’nın global bir dünya markasına dönüşmesi gerektiğine dikkat çeken Cihan Kılıç Aydın, “Aslında zaten bir markaydı. Biz sadece onu hatırlamıyoruz. Batı'nın kelimelerine özeniyoruz ama kendi kavramlarımızı yaymaktan çekiniyoruz. Oysa bu topraklar şifa dolu. Şu anda elimizde kaynak da bilgi de var. Anadolu bir şifa madeni ve biz onu gururla öne çıkarmaya hazırız. Çünkü dünyanın bu şifaya ihtiyacı var.” dedi

Cihan Kılıç Aydın Türkiye’nin sadece bir estetik ve sağlık merkezi olmadığını sözlerine ekleyerek; ruh, beden ve doğa dengesine dayalı bir şifa medeniyeti olduğunun unutulmaması gerektiğini vuyguladı.