Başbakan Ahmet Davutoğlu, 3 gün önce koalisyon seçeneği kalmadığı gerekçesiyle hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a iade etti. Gözler ise Erdoğan'ın seçimde en çok oy alan ikinci parti olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na görevi verip vermeyeceğine çevrildi. Ancak Erdoğan'ın son açıklaması sorulara açıklık getirdi. Geçici hükümet ve erken seçim formülü kesinleşti. Erdoğan, İstanbul'da Cuma namazı sonrası, gazetecilerin gündemle ilgili sorularına cevap verdi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na görev verip vermeyeceği sorusunu, "Cumhurbaşkanı olarak yetki alanlarımı biliyorum sonuna kadar kullanmak durumundayız. En fazla milletvekiline sahip olan partinin genel başkanına görevi verdim. Netice alamadılar. Şimdi ana muhalefet partisine yetki verilmeli. Anamuhalefet Partisi'nin başındaki zat, 'Ben Beştepe'yi tanımıyorum. Beştepe'ye gitmem.' Bütün bunları söylerken şimdi ben Beştepe'nin adresini bilmeyeni Beştepe'ye niye çağırayım ki? Zaman kaybetmeye gerek yok" diye yanıtladı. Şu anda seçim sürecinin içerisine girildiğini de vurgulayan Erdoğan, "45 günün sonunda da Meclis Başkanımla bir görüşme daha yapacağım ve sonra hayırlısıyla ülkemizi bir erken seçime götüreceğiz. Şu anda açıklanan tarih 1 Kasım. 1 Kasım'da Türkiye, tekrar seçimi yaşayacaktır" dedi. Saldırıya uğrayan Star Medya Grubu Başkanı Murat Sancak'a geçmiş olsun telefonu ettiğini de belirten Erdoğan, "Bu, ülkede fikir özgürlüklerinden bahsedenlerin özgürlüklere tahammül edemediğini gösteriyor. Terörden gücünü alan partinin başındakiler de özgürlük diyor ama Doğu'da sandıklarda bu özgürlüğe saygıları olmadı. Hep tehditler yapıldı" dedi.

'ŞEHİTLERİMİZİN KANI YERDE KALMAYACAK'
Erdoğan, terör olaylarına da değindi: "Demokratik açılım olarak süreci başlattık. 6-8 Ekim olayları bu sürecin en talihsiz gelişmeleriydi. Peki sokaklara bunları çeken kimdi? PKK'yı arkasına alan bir siyasi partinin eş başkanıydı. Buna ciddi destekler verdiler. Alladılar, pulladılar, eline saz verdiler. Ülkede farklı sürece gidildi. Bugüne kadar sabır sabır çözüm süreci artık buzdolabına konmuştur demek zorunda kaldım. Bunların tek derdi bu ülkeyi nasıl karıştırırız, böleriz. Canımız yanıyor, şehitlerimiz oluyor. Mücadeleden zaferle çıkacağız, şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır."