GÜNCEL

'Çözüm Sürecine Sivil Katkı' girişiminin önerileri açıklandı

Akil insanlar heyeti içerisinde yer alan “Çözüm Sürecine Sivil Katkı” girişiminin yaptığı toplantının sonuç bildirgesi açıklandı.

18 Ekim 2014 Saat: 18:19
'Çözüm Sürecine Sivil Katkı' girişiminin önerileri açıklandı
'Çözüm Sürecine Sivil Katkı' girişiminin önerileri açıklandı

Akil İnsanlar Heyeti içerisinde yer alan Can Paker, Oral Çalışlar ve Mehmet Uçum’un heyet üyelerinden bir kısmına yaptığı çağrıyla "Çözüm Sürecine Sivil Katkı" başlıklı bir toplantı düzenlendi.

15 Ekim 2014 günü İstanbul’da yapılan toplantıya heyet üyesi Can Paker , Oral Çalışlar, Mehmet Uçum, Abdurrahman Kurt, Abdurrahman Dilipak, Ali Bayramoğlu, Avni Özgürel, Ayhan Oğan, Doğru Ergil, Etyen Mahçupyan, Fadime Özkan, Fatma Benli, Hülya Koçyiğit, Kadir İnanır, Kezban Hatemi, Levent Korkut, Mahmut Arslan, Muhsin Kızılkaya, Nihal Bengisu Karaca, Öztürk Türkdoğan, Sibel Eraslan, Tarık Çelenk, Vahap Coşkun ve Yıldıray Oğur katıldı.

Toplantı sırasında Çözüm Süreci, gelinen nokta, toplumdaki gelişmeler ve Kobani bahanesi ile son zamanlarda yaşananlar değerlendirildi. 

Toplantı sonrası önerilerini "Sonuç Bildirgesi" şeklinde yayınlayan 24 ismin Süreç'e "sivil bakış açısı" ile yaklaşımı ve ada temasını vurgulamaları dikkat çekti.

İşte "Çözüm Sürecine Sivil Katkı" girişiminin önerileri:

"SÜREÇ BARIŞ VE ÇÖZÜM SÜRECİDİR"


- Türkiye’nin kendi iç dinamikleriyle ve sürecin asli siyasi aktörlerinin inisiyatif alarak başlattığı Kürt sorununun çözümüne ilişkin süreç, tarihi bir öneme sahiptir. Bu süreç, barış ve çözüm sürecidir. 

"SÜREÇ, AYNI ZAMANDA TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR"

- Çözüm süreci, sadece Türkiye’nin Kürt yurttaşlarının sorunlarının çözümüne yönelik değil, Türkiye toplumunun demokrasi, hukuk ve barış üzerine kurulacak geleceğini inşa etmek için temel bir stratejidir. Bu nedenle çözüm süreci, kalıcı bir barış ve gelişkin bir demokrasiyle organik olarak iç içe geçen bir süreçtir. 

- Çözüm sürecinin başarısı, Türkiye’nin yirmi birinci yüzyılın ihtiyaçlarına uygun bir siyasal demokrasinin koşullarını yaratması demektir. 

"YAŞANANLARA RAĞMEN SÜRECE VERİLEN TOPLUMSAL DESTEK TAMDIR"

- Son yaşanan olaylara rağmen çözüm süreci, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek toplumsal desteğe sahip siyasal ve hukuksal projesidir. Toplumsal destek, sürecin başarıya ulaşması için en önemli güvencedir. 

- Yaklaşık 21 aydır devam eden çözüm süreci, birçok soruna ve engelleme çabalarına rağmen, halen daha birçok eksiği bulunmasına karşın belirli bir aşamaya getirilmiş olup kararlı bir biçimde sürdürülmeye çalışılmaktadır. 

"SÜRECİN DEVLET POLİTİKASI HALİNE GELMESİ ÖNEMLİ BRİ ADIMDIR"

- Çözüm sürecinin hükümeti de kapsayacak şekilde devlet politikası haline gelmesi son derece önemli bir adımdır. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan ve hükümetin çözüm sürecinin devamına ilişkin kararlılıklarını her aşamada ifade etmeleri, Cumhurbaşkanının vizyon belgesinde, hükümetin programında başlıca hedeflerden biri olarak çözüm sürecinin başarısının yer alması, büyük bir öneme sahiptir. 

"ÖCALAN'IN KARARLILIĞI DA ÖNEMLİDİR"

- Çözüm sürecinde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kararlılığını sürdürmesi, Öcalan’ın yönlendirmeleri ve talepleri çerçevesinde bağlantılı siyasi hareketlerin çözüm sürecinde diyalog ve işbirliğinin önemine işaret etmeleri, konunun muhatabı siyasi partilerin çözüm sürecinin devamına ilişkin kararlılığı altı çizilmesi gereken bir öneme sahiptir. 

"TARAFLAR HUKUK İÇERİSİNDE HAREKET ETMİŞTİR"

- Çözüm sürecinin çerçeve bir yasaya kavuşturulması ve bu yasanın çıkarılmasında Abdullah Öcalan’ın taleplerinin de dikkate alınması, süreçte tüm tarafların hukuk içinde adımlar atılması yaklaşımlarını güvence altına almıştır. Çerçeve yasaya ilişkin yetersizlik noktasında ve ifade biçimleri açısından getirilen eleştiriler, eleştiri sahiplerinin konumları gereği haklılık taşısa bile yasanın temel felsefesi ve yönelimleri açısından esas noktadaki önemini azaltan bir seviyede değildir. 

"DEVLET ÇÖZÜM SÜRECİNİ YÜRÜTMEK VE SONUÇLANDIRMAKLA YÜKÜMLÜDÜR"

- Çerçeve yasa, devleti; yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarıyla birlikte sürecin yükümlüsü ve yürütücüsü olan temel kamu öznesi haline getirmiştir. Bu nedenle, devlet, bütün fonksiyonları ve kurumlarıyla çözüm sürecini kararlılıkla yürütmek ve başarıya ulaştırmak yükümlülüğü altındadır. 

"ÇÖZÜM SÜRECİ = KOBANİ ALGISI TAMAMİYLE YANLIŞTIR"

- Çözüm sürecinin gelinen bu aşamasında Suriye/Rojova-Kobane bölgesinin yaşadığı İŞİD terörü tehlikesi sebebiyle zarar görmesi kesinlikle kabul edilemez. Çözüm süreciyle Kobane sorununu birbirinin şartı olarak görmek yerine Kobane konusunun çözüm sürecine zarar vermeyecek biçimde ele alınması son derece önemlidir. Bu konuda tarafların karşılıklı diyalogla uzlaşma temelinde bir yaklaşım geliştirmesi gerektiği görüşündeyiz. 

"KOBANİ'YE DESTEK MEŞRUDUR FAKAT ŞARTLARI VARDIR"

- Kobane’ye destek verilmesi talepleri haklı ve yerinde olmakla birlikte, bu desteğin biçimlerine ilişkin farklılıkları dikkatle değerlendirmek gerekir. Türkiye, tek başına sadece kendi silahlı kuvvetleriyle sınır ötesi bir kara hareketi macerasına çağrılmamalı ve böyle bir maceraya sokulmamalıdır.

- Kobane sorunu, Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren ve etkisi yakıcı olan bir sorun olmakla birlikte ayrıca uluslararası toplumun bir sorunudur. Bu nedenle, Kobane sürecindeki desteğin uluslararası koalisyonun aktifleştirilmesi yoluyla verilmesini sağlamak doğru olan yaklaşımdır. Elbette Türkiye, uluslararası koalisyonun faaliyeti içinde etkili ve inisiyatifli bir yer tutmalıdır. 

- Türkiye’nin Kürt sorununun çözümünün bölgedeki Kürtlerin demokrasi ve hukuk ekseninde geleceklerini inşa etmeleri bakımından son derece önemli olanaklar sağlayacağı asla unutulmamalıdır. 

"DAHA SOMUT KAMU POLİTİKALARI GEREKLİDİR"

- Başta hükümet ve çözüm süreciyle ilgili kurullar olmak üzere, süreçte yer alan tüm siyasi aktörlerin Türkiye’nin çözüm sürecine zarar vermeden bölgenin sorunlarına demokrasi ve hukuk ekseni üzerinden daha güçlü ve aktif yaklaşımlar geliştirmesi Türkiye toplumunun tüm kesimleriyle beklentisidir. Bu beklentilere uygun olarak, daha somut kamu politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. 

"SÜRECİN KALICILIĞININ TEMEL UNSURU ÇATIŞMASIZLIKTIR"

- Çözüm sürecinin başarısının temel koşulu, kalıcı çatışmasızlığın devam etmesidir. Çözüm süreci, ancak ve sadece demokratik siyaset yöntemiyle başarıya ulaşabilir. Şiddet riski yaratan hiçbir tutum ve eylem çözüm sürecine katkı sağlamaz. Baskı ve şiddet yöntemleriyle çözüm sürecinde pozitif tutum almak mümkün değildir. Türkiye’nin çözüm sürecinde, baskı ve şiddet üretecek her türlü tutum ve çağrı, kimden gelirse gelsin, çözüm sürecine büyük zarar verir. 

"SİVİL KATKILAR ÖNEMLİDİR"

- Çözüm sürecinde toplumsal iradenin yeniden devreye girmesi gerekir. Akil İnsanlar faaliyeti tamamlanıp heyetler raporlarını verdikten sonra Türkiye toplumu, çözüm sürecinin izleyicisi haline gelmiştir. Bu durum, çözüm sürecinde ortaya çıkan gerilimlerin nedenlerinden biridir. Bu nedenle, çözüm sürecine Türkiye toplumunun yeniden dâhil edilmesi son derece önemlidir. Sürece, sivil iradenin katılmasını ve bu sivil iradenin arabuluculuk, izleme, görüşme çeşitliliği konusunda yetkilendirilmesini sağlamak, sürece büyük katkı yapacaktır. 

- Çözüm sürecinde sivil iradenin bir dinamik olarak devreye girmesi her alanda, yerelde ve ülkesel seviyede sivil girişimlerin geliştirilmesi yoluyla olabilir. “Çözüm Sürecine Sivil Katkı” çerçevesinde Türkiye toplumunun her kesiminden girişimlerin başlatılması ve Türkiye’nin her yerinden bu konuda çalışmaların yapılması sürecin toplumsallaşması bakımından hayati önemdedir. 

- Bu çerçevede, çözüm sürecinde üçüncü bir göz olarak sivil bir dinamiğin oluşturulmasını gerekli görmekteyiz. Bu sivil yapının en önemli görevlerinden birisi de sorunun muhatapları ve taraflarıyla görüşmeler yapması ve özellikle de Abdullah Öcalan’la temas etmesi yararlı olacaktır. Abdullah Öcalan’ın görüşlerini kamuoyuna görüşme çeşitliliği sağlayarak farklı kanallarla aktarması sürece pozitif katkı yapacaktır. 

"ŞİMDİYE KADAR YAPILANLAR DA YAPILACAKLAR KADAR DEĞERLİDİR"

- Çözüm sürecinde şimdiye kadar yapılanların son derece önemli olduğunun unutulmaması ve buna gereken değerin verilmesi kaydıyla bundan sonra atılacak adımlar konusunda başta hükümet olmak üzere tüm taraflara büyük sorumluluk düşmektedir. 

"ANA DİLDE EĞİTİM, DEMOKRATİK SİYASET ÖNÜNDEKİ ENGELLER..."

- Bu çerçevede, Türkiye toplumunun tüm çeşitliliği dikkate alınarak ana dilinde eğitim ve öğretim hakkı dâhil yaşama hakkı, demokratik siyaset önündeki kalan engellerin kaldırılması, eşitlik esasına dayalı yurt edinme hakkı, günümüzün ihtiyaçlarına yanıt verecek seviyede yetkileri güçlendirilmiş yerel yönetimler, geçmişle yüzleşme kapsamında adalet ve hakikat konularında çok daha kapsamlı programların geliştirilmesi ve uygulamaya sokulması kaçınılmazdır.

"YENİ ANAYASA YENİ HUKUK REFORMU"

- Türkiye’nin hem çözüm sürecinde başarıya ulaşması hem günümüzün ihtiyaçlarına uygun bir siyasal demokrasiye geçiş için yeni anayasa ile birlikte bir hukuk reformu başlatması zorunluluktur. Bu nedenle, çözüm sürecinin yeni anayasa hedefiyle birlikte yürütülmesi ve 2015 genel seçimleriyle oluşturulacak TBMM’nin yeni anayasayı yasalaştırmasını sağlamak için çalışılması yakın geleceğin en önemli amacı olarak kabul edilmelidir. 

- Türkiye toplumunun tamamen kendi iç dinamikleriyle ürettiği çözüm sürecinin yine toplumun iradesi ve kararlılığıyla başarıya ulaşacağından en ufak bir kuşkumuz yoktur. Herkesin toplumun bu iradesine ve kararlılığına dayanarak ve sahip çıkarak çözüm sürecinde üzerine düşeni yapacağına inancımız ve umudumuz tamdır. 

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑