Gazeteci Yazar Süleyman Özışık dün Çağlayan Adliyesi'nde yaşanan rehine krizini ve DHKP-C'li teröristler tarafından öldürülen Mehmet Selim Kiraz'ı bugünkü köşesine taşıdı.
Gazeteci Yazar Süleyman Özışık dün Çağlayan Adliyesi'nde yaşanan rehine krizini ve DHKP-C'li teröristler tarafından öldürülen Mehmet Selim Kiraz'ı bugünkü köşesine taşıdı.
"31 Mart tarihini bir kenara not edin..." diyen Özışık, "Meseleye sadece DHKP-C'nin terör eylemi olarak bakmayın. 31 Mart tarihi, yaklaşan seçimler öncesi oyun kurucuların düğmeye bastığı tarih olacak..." dedi.
İki teröristin "Berkin Elvan’ı katleden polislerin canlı yayına çıkarak itirafta bulunmaları" "Polislerin Halk Mahkemelerinde yargılanmaları" "Bugün kadar, Berkin Elvan için yapılan eylemlere katıldıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan, işten atılan, tutuklanan herkesin suçlamalarının kaldırılması" "Bu üç saatin ardından güvenli bir şekilde ayrılmalarının sağlanması" "Ümit Kocasakal, Sezgin Tanrıkulu, ÇHD’den bir avukat, Halk Meclislerinden bir kişiden oluşturulacak heyetle iletişim Kurmak" gibi taleplerinin asla karşılanamayacak talepler olduğunu belirten Özışık, bu durumun yaşananların sıradan bir terör olayı olmadığını kanıtladığını yazdı.
İşte yazının ilgili kısmı:
O SAVCI BERKİN'İN SORUŞTURMASINI TUTUP KALDIRDI
"Tüm bu talepler karşılanmazsa saat 16.36 da savcı öldürülecek"
"Öldürülecek" dedikleri savcı, Berkin Elvan cinayeti soruşturmasına 2 ay önce atanmış. Uzun zamandır yerinde sayan soruşturmayı ciddiyetle ele almış ve Berkin Elvan'ın ölümünde rolü olabilecek 21 polisin ismine ulaşmış.
NEDEN ÇAĞLAYAN ADLİYESİ?
Olayın pek tartışılmayan bir yönü daha var. İki terörist, şehit edilen savcıyı istese istediği yerde rehin alabilirdi. Neden özellikle Çağlayan Adliyesi'nde yapıldı bu eylem?
HERŞEY PLANLI
Herhangi birinizin eline silahla giriş izni verilse bile, o devasa binada savcının odasını bulamaz kaybolursunuz. Ayrıca o gün, o saatte savcının orada olduğunu nereden biliyorlardı? Daha önceden çalışılmış, planlanmış olduğu belli. Silah yada silahlar, büyük ihtimalle içeride hazır bekliyordu.
Sadece iki kişiyle yapılacak bir olay değil. İşte bundan dolayı "31 Mart tarihini bir kenara not edin" diyorum.
BERKİN'İ HERKES KULLANDI
Berkin Elvan'ı bugüne kadar siyasiler kullandı, medya kullandı, sanatçılar kullandı. Öyle bir öfke girdabına yakalandılar ki Berkin'i terör eylemlerinde ön saflara sürüp, ölmesine vesile olan terör örgütü DHKP-C'ye bile destek verecek kadar çukurlaştılar. DHKP-C isimli terör örgütü yakıp yıktıkça ayinler, şölenler düzenleyecek hale geldiler. Polis bu teröristlere müdahale edince, "Ne suçu var bu masum çocukların. Bırakın eylemlerini yapsınlar" dediler.
KILIÇDAROĞLU TERÖRİST DİYEMEDİ
Biz "Şehir iblisleri" dedikçe CHP'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu onları "masum" ilan ediyor, alınlarına "lanetli buseler" konduruyordu. Aynı Kemal Kılıçdaroğlu dün sağduyu çağrısı yapıyordu. Açıklamasına dikkat edin. Ağzından "DHKP-C" veya "terörist" lafı çıkmıyor.
Adama sorarlar... Sen ve senin partinin milletvekilleri bunlarla kolkola yürüyüş yaparken bizler sağduyu çağrısı yapıyorduk. O zaman neredeydin? Önce teröristleri öv, zoru görünce sağduyu çağrısı yap! Oh ne ala siyaset!
BERKİN'İ VURAN POLİSLERİN İSİMLERİ AÇIKLANMALI
Dün bazı ünlü isimlerin ve sözümona gazetecilerin savcının ölümünü meşru gösteren, teröristlerin vahşetini legalleştiren yorumları sosyal medyada dönüp durdu. Savcının İmam Hatip Lisesi mezunu olduğunu söyleyip, ölümü haketmiş gibi gösteren kana susamışlara bile rastladık. Vefat eden birinin ardından bu kadar haysiyetsizce yorum görmemiştim. Cemaate mensup bazı isimlerin bile DHKP-C'li iki teröriste destek veren twitlerine rastladım dün. Hal böyle olunca devlete düşen görev, Berkin Elvan'ın ölümüne neden olan polislerin isimlerinin açıklanmasıdır. Açıkcası ben bu polislerden bazılarının cemaatle ilişkisinin olmasından şüpheleniyorum!